İçeriğe geç

Çocuğun sakin olması için ne yapmalıyım ?

Çocuğun Sakin Olması İçin Ne Yapmalıyım? Öğrenmenin Dönüştürücü Gücüyle Duygusal Dengeyi Kurmak

Her çocuk, öğrenmenin sessiz bir mucizesini içinde taşır. Bir eğitimci olarak yıllar içinde şunu gördüm: çocuklar sakinleşmeyi, tıpkı yürümeyi ya da konuşmayı öğrendikleri gibi, zamanla ve gözlemle öğrenirler. Öğrenmek yalnızca bilgi edinmek değildir; duyguları anlamak, kendini ifade etmek ve başkalarının varlığını hissetmektir. Bu nedenle bir çocuğun sakinleşmesi, aslında bir öğrenme sürecidir.

Sakinlik Bir Öğrenme Biçimidir

Eğitim bilimi, çocuğun davranışlarını bir “öğrenilmiş tepki” olarak değerlendirir. B.F. Skinner’ın davranışçı kuramına göre her davranış bir sonuç doğurur; olumlu sonuçlar pekiştirilirse kalıcı hale gelir. Bu durumda, çocuğun sakinleşme becerisi de öğrenilebilir bir davranıştır. Çocuk öfke anında sakin kalabildiğinde kabul görmek, ilgi görmek ve anlaşılmak ister. Eğer bu durum tekrarlandığında desteklenirse, sakinleşmeyi bir çözüm olarak benimser.

Bir diğer önemli bakış açısı, Bandura’nın sosyal öğrenme kuramıdır. Çocuklar taklit ederek öğrenir. Ebeveynin ya da öğretmenin sakin kalışı, çocuğa bir model sunar. Bu nedenle çocuğun sakin olması için önce yetişkinin iç dengesini koruması gerekir. Çünkü çocuklar, söylenenden çok gözlemlediklerini benimserler. Onlar, kelimelerden önce duyguları okurlar.

Pedagojik Yaklaşımlarla Duygusal Düzenleme

Modern pedagojik yaklaşımlar, çocuğun sakinleşmesini cezalandırma ya da disiplinle değil, duygusal farkındalıkla öğretmeyi önerir. Montessori pedagojisi bu konuda çarpıcı bir örnek sunar: Çocuğa “sakin ol” demek yerine, ona sakinleşebileceği bir alan sunmak gerekir. “Sessiz köşe” ya da “düşünme alanı” kavramı, çocuğa kendi duygularını tanıma fırsatı verir. Bu, susturma değil, farkına varma sürecidir.

Reggio Emilia yaklaşımı ise çocukların duygularını sanat, oyun ve doğa aracılığıyla ifade etmesini savunur. Bir çocuğun çizdiği resim, bir yansımadır; bazen bir ağacın altına oturmak, sakinliğin ilk dersidir. Buradaki temel ilke şudur: Sakinlik öğretilemez, deneyimletilir. Çocuk, duygusal dengeyi yaşayarak öğrenir.

Sosyolojik ve Psikolojik Etkiler: Sakin Bir Çocuk, Sakin Bir Toplum

Sakinlik bireysel bir meziyet gibi görünse de, aslında toplumsal bir değerdir. Aile içinde huzur ortamı varsa, çocuk bu duyguyu içselleştirir. Toplumun sürekli hız ve rekabet üzerine kurulu yapısı, çocukların da iç ritmini bozar. Bu noktada ebeveynlerin ve eğitimcilerin rolü, çocuğu bu kaostan korumaktır. Çocukların duyusal dünyasına saygı duymak, onlara kendi hızlarında büyüme hakkı tanımaktır.

Psikolog Daniel Goleman’ın duygusal zeka kuramına göre, çocuğun duygularını tanıma ve yönetme becerisi, akademik başarıdan daha belirleyici bir etkendir. Sakinlik, öz denetimin bir parçasıdır. Dolayısıyla çocuğun sakin olmasını sağlamak, gelecekte duygusal zekâsı güçlü, empati kurabilen bir birey yetiştirmek anlamına gelir.

Pratikte Ne Yapılabilir?

Çocuğun sakinleşme süreci sabır ve tutarlılık ister. Öncelikle, duygularını ifade etmesine izin vermek gerekir. Öfke, korku ya da hayal kırıklığı yaşayan bir çocuğa “ağlama” demek yerine, “ağlamak bazen iyi gelir” diyebilmek büyük bir fark yaratır. Bu, çocuğun duygusunu bastırmak yerine anlamasına yardımcı olur.

Bir diğer etkili yöntem ise nefes egzersizleri ve ritüellerdir. Günlük kısa meditasyonlar, birlikte kitap okumak ya da sessiz bir yürüyüş yapmak, çocuğun zihinsel gürültüsünü azaltır. Ayrıca çocuğa seçim hakkı tanımak, kontrol duygusunu artırır ve huzursuzluğu azaltır. “Bugün hangi kitabı okuyalım?” gibi basit sorular, çocuğun sürece dahil olmasını sağlar.

Sakinliğin Öğretmeni Olmak

Bir çocuk, sakinliği öğretildiği için değil, hissedebildiği için öğrenir. Bu yüzden yetişkinin görevi, bir öğretmen gibi değil, bir rehber gibi davranmaktır. Duygusal güven ortamı sağlandığında, çocuk kendi iç dengesini bulur. Sakinlik, sessizliğin içinde değil, anlaşılmış olmanın sıcaklığında yeşerir.

Eğitimde dönüşüm, bilgiyle değil farkındalıkla başlar. Sakin bir çocuk yetiştirmek, sakin bir gelecek kurmak demektir. Çünkü çocuk, gördüğünü değil, hissettiğini taşır. Bu da en kalıcı öğrenmedir.


Etiketler: #çocukpsikolojisi #pedagoji #eğitim #sakinlik #duygusalzekâ #Montessori #ReggioEmilia #ebeveynlik #öğrenme

Sizce bir çocuk sakinliği nasıl öğrenir? Kendi çocukluğunuzda sizi sakinleştiren şey neydi? Yorumlarda bu sorular üzerine düşünelim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
vdcasinogir.net