İçeriğe geç

Rol kültürü nedir ?

Rol Kültürü Nedir? Hayatımın Bir Gününde Buldum

Hayatımın En Büyük Hayal Kırıklığı

Günlerden bir gün, sabahın erken saatlerinde Kayseri’nin soğuk havasında, evimin penceresinden dışarı bakarken içimde beliren o boğazımı sıkan hisse anlam verememiştim. O kadar yoğun bir duygu vardı ki, sanki üzerimde bir yük varmış gibi hissediyordum. Ama bu yükü taşıyan ben değilmişim gibi bir duygu… Sadece bir gözlemciydim.

Hayatımda birkaç adım ileri gitmeye çalışırken, sürekli bir şeyler yapmam gerektiği, bir rolü oynamam gerektiği düşüncesi gelip geçiyordu. Ne garip! Kendimi bir yanda bir şeyler yapmaya mecbur hissederken, diğer taraftan da içimdeki o huzursuzluk ve eksiklik duygusunun her geçen gün daha da derinleştiğini fark ettim.

Bir grup arkadaşım vardı; bizden önceki nesil, her şeyin bir rol etrafında şekillendiğini, toplumun bir parçası olmak için o rolü oynamanın zorunlu olduğunu hep öğretti. Ama günün sonunda, bu rollerin gerçekten bizi biz yapan şeyler olup olmadığı sorusu kafamı kurcalıyordu. Bugün bir iş görüşmesine girdiğinde, karşındaki insanın seni, bir “rol” olarak görüp görmediğini anlayabiliyor musun? Ya da sevdiklerin seni tam anlamıyla “gerçek” kimliğinle tanıyor mu, yoksa o rollerin içinde seni izliyorlar mı?

Rol Kültürüyle Tanıştığım O An

Bir akşam arkadaşım Ceren’le buluştuk. Ceren, her zaman çok iyi giyinir, bakımlı olurdu. Kendine ait bir tarzı vardı, etrafındaki herkes onun nasıl göründüğüne bakarken, sanki Ceren’in özünden bir parça kayboluyormuş gibi hissediyordum. O günkü buluşmamızda yine klasik bir sohbete başladık. Ama bu kez bir şey farklıydı.

Ceren, bana rol kültüründen bahsetmeye başladı. “Bazen diyorum ki, biz birer karakter değil miyiz zaten? Rolümüzü oynuyoruz, oynadığımız rol de aslında kim olduğumuzu belirliyor,” dedi. Sözlerini dikkatle dinlerken, bu düşünceler zihnimde yankı yapmaya başladı. Rol kültürü… Gerçekten de tüm hayatımızda sürekli bir rol mü oynuyoruz?

Ceren’in dediği gibi, toplumun bizden beklediği bir şeyler vardı: Başarılı olmalıyız, sevilen bir insan olmalıyız, işimizi iyi yapmalıyız. Bu rollerin içerisinde kaybolduğumuzda, ne kadar gerçek olduğumuzu sorgulamaya başlıyoruz. Aslında, “ben” kimim? Gerçek benliğimi bulabilir miyim?

Bir Yanda Toplum, Bir Yanda İçimdeki Ses

O gün Ceren’le konuşmalarımız devam ettikçe, bir yandan toplumun bizden beklediği rollerin ne kadar ağır olduğunu fark ettim. Bizi başarılı bir iş insanı, mutlu bir aile bireyi, hatta sosyal medya fenomeni olarak görmek isteyen bir çevre vardı. Ama diğer yandan, her geçen gün biraz daha ruhumun eksildiğini hissediyordum. Bu rollerin içinde kaybolmuş gibiydim.

O günden sonra, kendi içimdeki huzursuzluk daha da derinleşti. Kimse bana gerçekten ben olduğum gibi bakmıyordu. Sadece oynadığım roller üzerinden beni değerlendiriyorlardı. O yüzden bazen rol kültürü, bir insanın kimliğinden çok, o kimliğin dışarıdan nasıl göründüğüne odaklanıyor. Yani bir parçası olduğumuz toplum, bizim “gerçek” kim olduğumuzu görmüyor, sadece oynadığımız rolü izliyor.

Bir An İçin Her Şey Değişti

Bir hafta sonra, Kayseri’nin sessiz sokaklarından birinde yürürken, bir anda içimde bir şey değişti. Gözlerim biraz daha net görmeye başladı, kulaklarım biraz daha duyarlı. Gerçekten kim olduğumu keşfetme zamanı gelmişti. Belki de “rol” dediğimiz şey, sadece başkalarının bize biçtiği bir kalıptı. Kimse kendi kimliğini tanımlayacak kadar cesur olamıyordu. Ancak, belki de gerçek özgürlük, başkalarının beklentilerinden sıyrılabilmekteydi. Bunu fark etmek, bir parça hafiflememi sağladı.

Sonuçta Ne Öğrendim?

Rol kültürü, bize sürekli kim olmamız gerektiğini söyleyen, başkalarının beklentileriyle şekillenen bir kavram. Ama gerçek benliğimiz, o rollerin ötesinde, derinlerde bir yerlerde. Herkesin bizden beklentileri olduğu gibi, biz de kendi içimizdeki beklentilere, hayallere ve arzulara göre hareket etmeliyiz. Bir rol oynamak, belki de bazen sadece geçici bir çözüm olabilir, ama gerçek kimliğimizi bulmak, her şeyden önce kendimize olan sadakatimizle mümkündür.

İçimdeki bu değişimle, her geçen gün daha fazla kendim olmaya başladım. O günden sonra, toplumsal rollerin sadece dışarıdan bir gözlem olduğu ve gerçek benliğimi şekillendirenin sadece ben olduğum farkındalığıyla hareket etmeye başladım.

Bir rolü oynamak zorunda değiliz, çünkü biz zaten olduğumuz gibi çok değerliyiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
vdcasinogir.net